AKVARYUM TEMİZLİĞİ BÖLÜM - I
( FİLTRASYON )
( FİLTRASYON )
GİRİŞ:
Akvaryuma yeni başlayanlar için anlaşılması biraz zaman alan, fakat çok önemli konu filtrasyondur. “Filtrasyon” kelimesinin Türkçe karşılığı tam bulunmamaktadır. Dilimize Fransızcadan giren “filtre” kelimesinden türetilmiştir. Filtre; Bir akışkandaki yabancı maddeleri süzüp ayıran alet veya aletlerden oluşan düzenek, anlamına gelir.*1 Bu alet veya düzeneğin yaptığı işleme ise filtrasyon denir.
Filtre akvaryumun kalbidir. Olmazsa olmaz ekipmanlar sıralanacak olsa, filtre birinci sırada yer alır. Kapalı ekolojik sistemler, yani akvaryumlarımızın bir çok açıdan temizlik görevini yaparlar. Ortama oksijen girişini de sağlayan bu sistemler için, aslında oksijen girişi son görevdir. Filtreler bu nedenle hava ve kafa motorları ile kesinlikle karıştırılmamalıdır. Filtre olmayan bir akvaryumda su kalitesini sağlamak ve canlılarımızı sağlıklı tutmak mümkün değildir. Bu yazıda aktarılan bilgiler tüm akvaryumlar için genel bir doğruluk içerse de, tatlısu akvaryumları üzerine hazırlanmıştır. Şimdi aşama aşama, ana başlıklarla konuyu derinleştirelim.
1- Filtrasyon Çeşitleri Nelerdir?
Üç çeşit filtrasyon işlemi vardır. Bunlar, mekanik filtrasyon, biyolojik filtrsyon ve kimyasal filtrasyondur. Her filtre bu üç işlemi gerçekleştirmeyebilir. Ne anlama geldiklerini kısaca özetleyelim.
Mekanik filtreleme, ortamda bulunan katı atıkların mekanizma sayesinde bir haznede toplanması anlamına gelir. Mekanik filtreleme işleminin en büyük faydasının, akvaryumdaki görüntü kirliliği yaratacak partikül, pislik, yem atığı, çürümüş unsurların uzaklaşması olduğunu söyleyebiliriz. Unutulmaması gereken, su içerisinde bulunan atıkların katı hâlde yine su içerisinde kalması tam bir temizlik anlamına gelmez. Bu atıkların biyolojik filtrasyona tâbi tutulmaları gerekir.
Biyolojik filtreleme, gerçek anlamda akvaryumun temizlenmesi anlamını taşıyan, baş aktörlerini bakterilerin oluşturduğu, bir dizi dönüşüm işlemidir. Azot ve bağıl atıkların azot döngüsü ile etkisiz hale getirilmesi biyolojik filtrasyon ile mümkündür. Bu önemli bölüme ayrıca değineceğiz.
Kimyasal filtreleme, tutucu özelliği olan iç filtre malzemeleri ile akvaryumda açığa çıkan gaz ve metallerin uzaklaştırılması anlamına gelir. Doğal bir arıtma sistemi değildir, sürdürülebilirliği kullanılan malzemelerin türüne göre değişir, yenilenmeleri gerekir.
2- Biyolojik Filtrasyon ve Önemi Nedir?
Basitçe biyolojik filtrasyon, akvaryum iç malzemeleri üzerinde kolonileşen bir dizi bakteri grubunun suyu arındırması işlemidir. Farklı grup ve türde olan bu çalışkan işçilerimizin farklı ortam ve şartlarda yaşaması mümkündür. Yuvarlak, oval, çubuk şeklinde olabilir, boyları 200 nanometreden 10 mikrometreye kadar değişir. Her bakteri grubu suda belirli noktalarda tutunur ve gazları işleyebilir. Aslında buna belirli enerji kaynaklarını kullanır dersek, daha doğru olur. Bakterilerin yaşaması ve çoğalması zincirin halkaları gibi birbirine bağlıdır.
Akvaryuma atılan yemlerin, çürüyen parça ve bitkilerin, balıkların oluşturdukları dışkıların, açığa çıkardığı asit ve üre neticesi ilk zararlı gaz, amonyak olarak karşımıza çıkar.
Bu dönüşümü yani nitrifikasyonu en yalın şekliyle aktarmaya çalışacağım.
Akvaryum ortamında ilk açığa çıkan zehirli gaz, amonyak ( NH3 ) dır. Suda iyonize olmuş haline amonyum (NH4 +) denir. Akvaryumdaki canlılarımız için son derece zararlıdır. Ortamdaki yoğunluğun artması, ölümle sonuçlanabilir. İşte bu aşamada devreye nitrosomonas bakterileri girer, yeterli miktarda koloni oluşturmuş bu bakteri grubu amonyağı enerji olarak kullanır ve daha az zehirli olan nitrit (NO2)’e dönüştürür. Bu noktada “Peki bu bakteriler ortamda yeterli miktarda var mıdır?” sorusu akla gelecektir.
Yeni kurulmuş bir akvaryum için cevap hayır olacaktır. Bu nedenledir ki, akvaryumların daha önceden kurulup boş çalıştırılması önerilir, gerekli oksijenin sağlanması için filtre çalıştırılmalı, ısı akvaryum ısısı seviyesine getirilmeli, bakterilerin oluşabilmesi için az miktarda yem, bitki vs. gibi atık oluşturacak maddelerin akvaryuma bırakılması gerekir. Elbet hazır bakteri kültürü kullanılabilir. Bakteri oluşumunu hızlandıracaktır. Yine temiz sağlıklı bir akvaryumdan alınacak biostater adı verilen su takviyesi ile aşılama da yapılabilir. Eğer bakteri oluşmamış bir akvaryuma balık ve özellikle fazla miktarda eklenirse, sonuç “yeni tank sendromu”dur. Akvaryum sisli, bulutlu bir görüntü içerisine girer, görüntü bize ilk atık olan amonyağın aşırı miktarda olduğunu gösterir.
Suyu temizlemeye devam ediyoruz. Dönüşüm sonucu nitrosomonasların açığa çıkardığı nitrit, amonyak kadar olmasa da yine balıklar için zehirli bir maddedir. Gözle görülebilecek en büyük belirtisi yeni kurulmuş akvaryumlarda balıkların vücutlarını cisimlere sürtmesidir. Bu aşamada imdadımıza nitrobacter grubu bakteri türleri girer. Nitriti nitrifikasyonun son ürünü olan nitrat (NO3)’a dönüştürürler. Nitrat amonyak ve nitrit kadar zararlı değildir. Fakat ortamdaki miktarı belirli oranı geçmemelidir. *2 “Peki akvaryumdaki nitrat ne oluyor?” sorusunu cevaplayalım.
Bu noktada denitrifikasyona değinmemiz gerekiyor. Yukarıda bahsettiğimiz tüm bakteri grupları aeorobiktir. Yani oksijenli ortamda beslenirler, denitrifikasyon bakterileri yani pseudosomonas’lar ise anaeorobik yani oksijensiz ortamda bulunur. Akvaryumlarımızda özellikle bu dönüşüm için oksijensiz ortam oluşturmak her zaman mümkün değil, ancak taban malzemesi yüksek olan ortamlarda ve substrat gibi filtre malzemelerinin iç bölümlerinde bu bakteriler koloni oluşturabilir. Oluşum ve aktif hale geçmeleri aerobik bakteriler kadar kolay olmayıp, aylarla ifade edilebilecek süre gerektirir. Kullandıkları nitratı, azot (N2) gazına dönüştürürler ve sirkülasyon vasıtasıyla havaya karışarak akvaryumdan uzaklaşır. Denitrifikasyon bakteri popülasyonunu kontrol altında tutmak önemlidir. Çünkü aşırı miktarda çoğaldığında açığa çıkaracakları hidrojen sülfür son derece zararlıdır.
Denitrifikasyonun oluşmadığı akvaryumlarda her zaman tavsiye edilen kısmi su değişimi ile nitrat miktarı kontrol altında tutulur. Eğer akvaryumda bitki varsa önemli bir avantajdır. Bitki yoğunluğuna göre nitrat bitkilerce kullanılır.
Şu ana kadar anlatılanları grafik üzerinde görelim. Değişken şartlar göz önünde bulundurulduğunda zaman ve miktarın sayısal girilmesi doğru olmaz. Süre ve miktar farklılık gösterebilir. Yeni bir akvaryumda döngünün nasıl dengelendiği basitçe aktarılmaktadır.
3- Kimyasal Filtrasyon Nasıl Yapılır ?
Bir önceki konuda işlendiği üzere akvaryum temizliğinden asıl olan biyolojik filtrasyondur. Kimyasal filtreleme ancak yardımcı unsur olarak ele alınmalı ve gerektiği zaman devreye sokulmalıdır. Kimyasal filtre malzemeleri asla bir dönüştürücü değil, tutucu özelliği olan soğurucu ve uzaklaştırıcı maddelerdir. Dolayısıyla kapasitesi dolduğunda işlevini yerine getirmesi mümkün değildir.
Hangi akvaryumların hangi durumlarda kimyasal filtrasyona ihtiyacı olduğu karmaşık bir konudur. Eğer test kitleri yardımıyla net ölçümler yapılmıyorsa, sadece tecrübeye dayalı olarak ihtiyaç hasıl olduğu kanaatine varılabilir. Yine de bazı uç kullanım zamanlarını söylemek mümkündür. Akvaryum ilk kurulduğunda, ilaç kullanımı sonrasında, suyun rengini düzenlemede, kokunun fazlalaştığı zamanlarda…
Günümüzde en çok kullanılan kimyasal filtre malzemeleri karbon ve zeolitdir. Akvaryum kimyasına etki eden başkaca ürünlerde bulunmaktadır, fakat bunların tam bir filtre malzemesi olduğunu söyleyemeyiz. Örneğin reçine, torf, alüminyum oksit…
Akvaryumlarda kullanılan aktif karbon, hindistan cevizi kabuğu, odun ve kömürden elde edilir. Cinsine göre değişmekle birlikte bir gram ağırlığındaki bir kütle, yüzeysel olarak açıldığında bir futbol sahası büyüklüğüne ulaşabilmektedir. Gaz ve metaller bu geniş yüzeylerden geçerken yüzeye yapışır ve karbon işlevini yerine getirir. Aktif karbon ikiyüzden fazla gaz çeşidini absorbe edebilir.
Zeolit kendinden doğal bir maddedir. Gevşek, hafif ve gözeneklidir. Yüksek iyon değişimi özelliği sayesinde gazlar, ağır metaller, toksin maddeler ve hatta radyoaktif elementleri soğurma özelliği bulunmaktadır. Karbondan ayıran özellik tutucu özelliğinin yanı sıra, suya bünyesinde barındırdığı maddeleri salmasıdır.
Foto:ebay.co.uk
Aslında her iki malzeme içinde çok uzun açıklamalara ihtiyaç vardır. Fakat genel akvaryum temizliği içerisinde mantığının aktarılması ile yetinilecektir. Sonuç olarak bilinmesi gereken, kimyasal filtrasyonun akvaryumda sürekli kullanılmasının doğru olmadığıdır. Nihayetinde her akvaryum kendi biyolojik ve kimyasal bir dengesi bulunmaktadır. Bu malzemelerin iyi ve kötüyü ayırt etme özelliği bulunmamakta, yararlı zararlı tüm maddeleri bünyesine hapsetmektedir. Akvaryum hobisinin genel prensipleri yerine getirildiği sürece çokta ihtiyaç duyulacak bir filtreleme sistemi değildir. İlerleyen satırlarda da değinileceği üzere, filtre iç malzemelerini en verimli şekilde kullanmak gerekir. Bu nedenle amaca uygun olmayan kimyasal filtre malzemelerini kullanarak asıl filtrasyon sistemi için gerekli malzemelerden vazgeçmek doğru bir tercih olmayacaktır.
4- Filtre Çeşitleri Nelerdir? Hangi Tip Filtre Kullanılmalıdır?
Tüm filtre çeşitleri mekanik bir düzene ihtiyaç duyar. Elektrik ile çalışan bu aletlerin, ana unsuru motordur. Motor su soğutma sistemiyle çalışır. Çark, boru, hazne gibi yardımcı donanımlarla işlevini yerine getirir. 8 çeşit filtre vardır.
a- Pipo ve sünger filtre: Akvaryum dışında bulunan hava motoruna bağlı çalışırlar. Hortum yardımıyla sünger içine gönderilen havanın itme ve çekme kuvvetinden yararlanarak süzme yapar. Biyolojik filtrasyon için uygundur.
b- İç filtre: Motoru üzerinde olan ve buna bağlı hazne içerisinde filtre malzemeleri bulunan filtredir. Motorun dönmesi ile harekete geçen pervane suyu alt haznedeki gözeneklerden alır, filtre malzemelerinden geçirir ve üst bölümdeki borudan bırakır. Mekanik ve biyolojik filtrasyon özelliği vardır. Eklenecek malzemelerle kimyasal filtrasyon için de kullanılabilir.
c- Şelale filtre: Çalışma prensibi iç filtreye benzer, motor vasıtası ile alt tarafında bulunan borudan suyu çeker ve haznede bulunan malzemelerden geçen su kanal yardımı ile tekrar akvaryuma döner. Akvaryum kenarına asılarak kullanıldığı için tam kapak akvaryumlarda kullanım zorluğu bulunmaktadır.
d- Dış filtre: Hazne ve motor akvaryumun dışındadır. Hortumlar ve bu hortumlara bağlı borular vasıtasıyla akvaryuma monte edilir. Motorun çalışmasıyla emiş borusundan alınan su haznenin en alt bölümüne gönderilir. Alttan üste doğru sepetler içindeki malzemelerden geçen su yine hortum ve boru vasıtasıyla akvaryuma verilir. Her üç filtreleme işlemi için kullanılabilir.
e- Tepe filtre: Özellikle hazır imal edilmiş akvaryum sistemlerinde görülür. Kapağa monte edilmiş malzemelerin bulunduğu hazneye, motor vasıtasıyla su alınır. Malzemelerden geçen su gözeneklerden yeniden akvaryuma döner. Montajı sorun olmakla birlikte, harici olarak da üretilmektedir.
Foto:crustaforum.com
f- Hamburg tipi köşe filtre: Kurulumu ve kullanımı tecrübe isteyen bir filtre sistemidir. Akvaryum köşesine yerleştirilen kafa motoru vasıtasıyla alınan su, köşeyi çevreleyen ve motorun önünde kalan kalın süngerden geçerek akvaryuma yeniden döner. Su bu şekilde sünger üzerinden sürekli geçiş yapmış olur. Geniş kullanım alanı nedeniyle biyolojik filtrasyon için son derece uygundur.
g- Taban Filtresi: Taban malzemesinin altına yerleştirilen kanal ve ızgaralar buna bağlı motor sayesinde suyu çevirmesiyle kurulan sistemlerdir. Kum altı filtresi olarak da bilinir. Biyolojik filtrasyon için uygundur. Akvaryumun taban malzemesi filtre malzemesi gibi işlev görür. Ancak kullanım zorlukları nedeniyle pek tercih edilmemektedir.
h- Sump sistemleri: Cam veya akrilikten bölünmüş haznelerden oluşan ve içleri filtre malzemeleri ile doldurulan bölüm akvaryum altına yerleştirilir. Kafa motorunun suyu akvaryuma pompalaması, sump deliğinden suyun hazneye dönmesi prensibine dayanarak çalışır. Geniş haznesi ve çeşitliliği ile son derece verimli bir filtreleme sistemidir.
Ayrıca akvaristlerin benzer mantıkları kullanarak yaptıkları el yapımı filtrelerde bulunmaktadır. Filtre tipleri bu kadar fazla olsa da, günümüzde en çok kullanılan filtreler, iç filtre, şelale filtre ve dış filtredir.
Akvaryum için uygun filtre tercihi yapmak önemlidir. Tercihte pek çok etken göz önünde bulundurulmalıdır. Fiziki koşullar, seçilecek filtre tipine uygun olmalıdır. En önemli husus ise akvaryumun boyutları yani hacmidir. En, boy ve yükseklik cm cinsinden çarpılarak bine bölündüğünde litre olarak hacmi bulunur.
20 Litreye kadar olan akvaryumlar; pipo filtre, iç filtre
20-60 Litreye kadar olan akvaryumlar; İç filtre, şelale filtre
60-100 Litreye kadar olan akvaryumlar; İç filtre, şelale filtre, dış filtre
100-500 Litreye kadar olan akvaryumlar; dış filtre
500 Litre üzeri akvaryumlar; Sump sistemi
Tepe filtre, hamburg tipi köşe filtre, taban filtresi değişik hacimler için kullanılabilir, belirli bir sınırlama yapmak doğru olmaz. Ayrıca çok tercih edilen tipler değildir. Yukarıda verilen litre ve tipler genel fikir verme amaçlıdır. Sağlıklı bir akvaryum ortamı için bu standartları göz önünde bulundurmak gerekir. Aksi halde 200 litrelik bir akvaryum içinde sump sistemi kurmak, 150 litrelik bol bitkili bir akvaryumu iç filtre ile idare etmek, balık yükü az olan 1000 litrelik akvaryumu dış filtre ile sürdürebilmek mümkündür.
5- Filtre Tercihinde Nelere Dikkat Edilmelidir?
Hangi tip filtre kullanacağımıza karar verdikten sonraki aşama ise, hangi marka ve modeli tercih edeceğimizdir. Sessiz olması, fiyat performans dengesinin yerinde olması, az elektrik tüketmesi standart tercih nedenleridir. Bu bölümde sizlere verimlilik açısından nasıl bir tercih yapmamız gerektiğini aktarmaya çalışacağım.
Sünger ve Pipo filtreler; çalışma prensibinden bahsetmiştik. Süngerin büyüklüğü ne kadar artar ise filtreleme özelliği o kadar yükselir ve verim alınır. Buna karşılık hava motorunun yüklediği hava miktarı da önemlidir. İtme ve çekme gücünden yararlanıldığı için akvaryumda bulunan canlı yükü göz önünde bulundurulmalıdır. Canlı miktarı arttıkça süngerin büyüklüğü ve verilen hava artırılmalıdır. Dezavantajı kapladığı alan ve görüntü kirliliği olacaktır.
İç ve Şelale Filtre; Hazne ne kadar geniş olursa, içerisinde kullanabileceğimiz malzeme miktarı ve dolayısıyla verim o kadar artar. İç filtrelerin genelinde basit bir sünger bulunur. Bazılarında ise bioball, elyaf gibi diğer malzemeleri de görmek mümkündür. Filtre büyüdükçe motor gücü, debi ve sirkülasyon da aynı oranda artar. Küçük bir akvaryuma büyük bir filtre yerleştirmek hem hacim kaybına neden olur, hem de balıkların rahat hareket etmesini önler, filtreleme işlemini doğru şekilde yapamaz. Bu nedenle ergonomik tercih yapmak gerekir. Piyasada onlarca marka yüzlerce model bulunmaktadır. Her filtrenin fiziksel özellikleri nedeniyle, belirtilen gücü ve yarattığı sirkülasyon farklıdır. Rakamlarla bu tercihe yardımcı olmak pekte mümkün olmamaktadır. Üretici firmalar farklı iç malzemesi ve gücü olan filtreler için kendi standartlarını oluşturmakta, buna karşılık alınan verim ciddi farklılıklar göstermektedir. Yinede kabaca suyu 6-8 tur çevirecek güçte olması gerekir. Örneğin 50 litrelik bir akvaryuma saatte 300-400 litre su çeviren filtre kullanılabilir. Uygun olduğunu düşündüğümüz birden fazla ürün ile karşılaştığımızda, iç malzeme çeşitliliği olanı, suyun akış hızını ayarlayabilecek mekanizması olanı ve giriş bölümündeki standart tercih nedenlerini değerlendirmek yerinde olacaktır.
Dış filtre; Tercihteki birincil faktör debi olmalıdır. Yani filtrenin saatte çevirdiği su miktarı… Normal ve sağlıklı olan filtrenin toplam hacmi saatte 2,5-3 kere çevirmesidir. 5 tur kabul edilebilir bir ölçüdür. Daha azı veya fazlası filtrenin verimini düşürür ve hatta işlevsiz kılar. Debi hesabını bir örnekle açıklayalım. Akvaryumumuz 200 litre olsun. Tercih edeceğimiz dış filtre saatte 600 litre suyu çevirmesi gerekir. Kabul edilebilir üst limit 1000 litredir.
BURAYA DİKKAT: Marka ve modeli ne olursa olsun, tüm dış filtreler üzerinde yazan ölçüde suyu çevirmez. Yapılan ölçüm ve testler maksimum uygun koşul ve performans için doğru olabilir. Fakat akvaryumun filtreye olan yüksekliği, kullanılan iç malzemelerinin sıklığı ve temizleme sürecindeki tıkanmalar nedeniyle debi düşer/düşecektir. Bu nedenle tercih yaparken %25-30 civarı bir pay bırakılmalıdır. Yukarıdaki örneğe yeniden dönersek. Saatte 600 litre çeviren değil 750-800 Litre çeviren bir filtre tercihi uygun olacaktır.
Akla şöyle bir soru gelebilir. “Peki neden 10 tur çeviren bir filtre tercih etmiyoruz? Daha iyi temizlemez mi?” Cevabı vermeden önce şunu hatırlatmakta fayda var. İhtiyaçtan fazlasını almak, hem ilk maliyeti artırır, hem de tüketeceği elektrik miktarını… Filtrelerin 7/24 çalışması gereken ekipmanlar olduğunu unutmamak gerekir. Saate her 1 watt tüketim farkı yıllık yaklaşık 3 TL’dir. Çok sayıda filtre kullanan akvaristler bu hesabı incelediğinde ciddi rakamlara ulaşacaklardır. Sorunun cevabına gelelim, hayır daha iyi temizlemez. Birincisi yaratacağı sirkülasyon akvaryum boyutlarına uygun olmayacaktır, ikinci ve önemli nedenimiz ise, biyolojik filtrasyon bölümünde bahsettiğimiz bakterileri zincirinin beslenmesini önleyecek ve dolayısıyla hiçbir işe yaramayacaktır.
Bir diğer önemli tercih nedenimiz, hazne veya diğer ismi ile kovanın büyüklüğüdür. Her ne kadar debi ile kova arasında doğrusal bir orantı olsa da, kimi üretici firmalar küçük haznelerine karşılık 4-5 sepetli imal etmektedir. Burada yanılmamak gerekir. Litre cinsinden ne kadar hacme sahip olduğuna dikkat etmek gerekir. Bazen 3 sepetli bir filtre, 4-5 sepetli bir filtreden daha geniş olmaktadır. Faydası nedir? Bakterilerimiz için fazla barınma alanı, koloniler ne kadar geniş alan bulursa görevini o kadar iyi yerine getirir. Her bir iç malzemenin kendine özgü yapısı, bakteriler için farklı öneme sahiptir. Hazne yeterli büyüklükte olursa, hangi malzemeyi tercih etmeliyim derdi olmaz.
Buraya kadar anlatılanlar, stabil şartlarda sürdürülebilir akvaryumlar içindir. Eğer bir akvaryuma olması gereken miktardan fazla balık eklenirse durum değişir. Ayrıca, fazla yemin tüketildiği, sindirimi çabuk ve kuvvetli olan balıkların tercih edildiği, canlı yemin fazla verildiği akvaryumlar söz konusuysa tavsiyelerin üzerinde tercihler yapmak doğru olur.
6- Filtre İç Malzemeleri Nelerdir? Nasıl Kullanılır?
Bundan önceki bölümlerde filtrenin hangi işlevleri nasıl yerine getirdiğini anlatmaya çalıştık. Bu bölümde ise filtre içinde kullanılan malzemeleri, özellikleri ile tanıyacağız. Hazne yapısı olan tüm filtre çeşitlerinde iç malzeme tercihi yapma şansımız bulunmaktadır. Kaliteli ve doğru tercihler filtrasyonun en verimli şekilde çalışmasını sağlayacaktır.
a- Seramik Yüzük: Biyolojik ve mekanik filtrasyon malzemesidir. Orta kısmı delikli boru şeklinde küçük parçalardan oluşur. Dış yüzeyi aerobik bakteriler için iyi bir barınma alanıdır. Genellikle filtrelemenin ilk malzemesi olarak kullanılır. Yapısı itibariyle suyla birlikte gelen pislikleri parçalar, bir sonraki filtre malzemesine geçişte fiziksel bir görev üstlenir. Ancak tek başına mekanik temizlik malzemesi olarak kullanılamaz. Bazı yüzüklerin iç bölümlerinde de gözenekli yapı mevcuttur. Yüzey alanı çeşitlenip arttıkça barınacak bakteri çeşitliliğin de artacağını unutmamak gerekir. Uzun ömürlü bir üründür, eksilme olmadığı sürece yenilemek gerekmez. Temizlik esnasında sadece kaba pisliklerden arındırılması yeterlidir.
b- Bioball ( Biyolojik Toplar ) : Biyolojik ve mekanik filtrasyon malzemesidir. Plastik yuvarlak ve gözenekli yapısı vardır. Gözeneklerle yüzey alanı ne kadar genişletilirse, işlevselliği o kadar artar. Ürünü tercihinde bu özelliği dikkate almakta fayda vardır. Filtre sistemlerinde birinci veya ikinci malzeme olarak kullanılır. Sump sistemlerde ilk malzeme olarak kullanılır, suyun ilk girişinde parçalanması, oksijen girişini artırmasını sağlar. Uzun ömürlü bir üründür, eksilme olmadığı sürece yenilemek gerekmez. Temizlik esnasında sadece kaba pisliklerden arındırılması yeterlidir.
c- Sünger : Biyolojik ve mekanik filtre malzemesidir. Küçük küpler, büyük kare veya rulo şeklinde olabilir. Filtre üretici firmalar, kendi sepet veya haznelerine uygun şekil ve ölçülerde ürünleri de sunmaktadır. Filtre içerisinde orta bölüm malzemesi olarak kullanılabileceği gibi, kısım kısım diğer malzemeler arasında tampon olarak da kullanılabilir. Basit iç filtre sistemlerinde, pipo ve sünger filtrelerde, Hamburg tipi filtrelerde tek malzeme olarak kullanılır. Gözenek genişliği farklı boyutlarda olabilir. Orta ömürlü bir üründür, kalitesine göre değişmekle birlikte, parçalanma görüldüğünde, elastikiyetini yitirdiğinde ve her koşulda 18-24 ay arasında yenilenmesi gerekir. Seramik ve bioballe göre temizliği, aşırıya kaçmamak kaydıyla daha detaylı yapılmalıdır.
d- Elyaf: Biyolojik ve mekanik filtre malzemesidir. İnce, lifli, yumuşak, sık bir yapıya sahiptir. Kartuş, belirli kalıp veya şekilsiz halde olabilir. Keçe ya da yün olarak da anılır. Filtre sıralamasında orta, orta bölümde malzemeler arasında veya son malzeme olarak yer bulur. Basit filtre sistemlerinde tek başına kullanılır. Gelişmiş sistemlerde son süzücü malzemedir. Kısa ömürlü bir üründür. Narin yapısı nedeniyle çabuk yıpranır. İki kullanım sonrası veya en geç 6 ayda bir değiştirilmesi uygun olur. İnce gözenek ve dolgu alanı olduğu için, filtre debisini en fazla düşüren malzemedir. Detaylı temizlik yapılması gerekir.
e- Aktif Karbon: Kimyasal filtre malzemesidir. Kullanım sürecinde tutunma yüzeyi oluşturacağı için, kısmen biyolojik filtreleme özelliği olduğu söylenebilir. Fakat sürdürülebilirliği yoktur. Kaba kum veya küçük çakıl büyüklüğünde yapısı vardır, file içerisinde muhafaza edilerek kullanılır. Kartuş içerisinde üretilmiş olanları da vardır. Filtre sistemlerinde orta veya son ürün olarak kullanılması uygundur. Kullanım süresi, ürünün özelliği, miktarı, kullanılan akvaryumdaki madde ve gaz yoğunluğuna göre değişir. Görevini tamamladığında değiştirilmesi gerekir, yıkamak suretiyle kimyasal filtrasyon işlevi yeniden kazandırılamaz.
f- Zeolit : Kimyasal filtre malzemesidir. Kullanım sürecinde tutunma yüzeyi oluşturacağı için, kısmen biyolojik filtreleme özelliği olduğu söylenebilir. Fakat sürdürülebilirliği yoktur. File içerisinde kullanılması gerekir. Filtre sistemlerinde orta veya son ürün olarak kullanılması uygundur. Tuzlusuda bekletip yıkamak suretiyle, yeniden kullanılabilir.
Foto: ebay.com
g- Substrat: Biyolojik filtre malzemesidir. Yuvarlak yapıdadır, gözenekli ve gevşek yapısı pek çok bakteri türü için uygun barınma alanı oluşturur. Tutunma yüzeyi son derece fazla olduğu için yüksek verim alınabilir. Filtre sıralamasında orta bölümde kullanılmalıdır. Uzun ömürlü bir üründür, değiştirilmesi gerekmez.
h- Diğer malzemeler: Yukarıdaki malzemeler filtrelerde en çok kullanılan ürünlerdir. Bunların dışında kullanılan, nitrat ve fosfat düşürücüler, reçineler, karbon katkılı ürünlerde bulunmaktadır. Ancak bunların tam bir filtre malzemesi olduğunu söyleyemeyiz, çünkü pek çoğu su kimyasına doğrudan müdahil olmaktadır. Biyolojik filtrasyon mantığı iyi anlaşılırsa, aslında pek çok materyalin filtre içerisinde kullanılabileceğini görebiliriz. Elektrik boruları, perde ataçları, midye kırığı, lav ve küçük gözenekli taşlar, koltuk imalinde kullanılan süngerler ve hatta kum… Amaca hizmet eden ve mantıklı gelen tüm materyallerle bu liste uzatılabilir.
Bir önceki konu başlığında filtre tercihinde nelere dikkat etmemiz gerektiğini anlatmış ve hazne genişliğinin önemine dikkat çekmiştik. Şimdi mevcut alanımızı en iyi nasıl değerlendirebiliriz sorusuna cevap arayalım. Aslolan biyolojik filtrasyon olduğuna göre, ilk hedefimiz ve amacımız nitrojen döngüsünü sağlayacak ürünler ile filtre dizilimini yapmamız olacaktır. Eğer açıklandığı üzere kimyasal filtrasyona ihtiyaç duyulmuyorsa bu tür malzemelerle haznemizi doldurmamız hatalı tercih olur. Akvaristler en iyi dizilim için farklı yöntemler denemekte ve kullanmaktadır. Fakat asla bazı standartların dışına çıkılmaz. Örnek sıralamaları görelim.
Suyun ilk temas ettiği noktadan başlayarak;
I- Seramik-Bioball-Sünger-Elyaf
II- Seramik-Bioball-İnce Tabaka Elyaf-Sünger-Elyaf
III- Bioball-Sünger-Elyaf
IV- Seramik-İnce Tabaka Elyaf - Sünger-Elyaf
V- Seramik-Sünger Elyaf
VI- Seramik-Bioball-Sünger
VII- Seramik-Bioball-Sünger - Substrat - Elyaf
VIII- Bioball-Substrat-Elyaf
IX- Seramik-Sünger-İnce Kat Elyaf- Aktif Karbon - Elyaf
X- Seramik-İnce Kat Elyaf- Sünger -İnce Kat elyaf- Zeolit -İnce Kat Elyaf
Örnekler çoğaltılabilir. Görüldüğü üzere eldeki malzeme çeşitliliği ve miktarına göre dizilim değişmektedir. Amaç en verimli şekilde sıralamaktır. Dikkat edilirse şöyle bir mantık görülebilir. Sıralamada en çabuk tıkanacak malzeme en son eklenmelidir. Filtrenin tıkanmadan uzun süre işlev görmesi önemli bir husustur. Elbet filtrasyon kalitesi göz ardı edilmeden… Mevcut haznemizi tamamen seramik yüzük ile doldurarak hiç tıkanmamasını sağlayabiliriz. Fakat istediğimiz su kalitesi ve temizliği asla yakalayamayız.
7- Filtre Temizliği Ne Zaman ve Nasıl Yapılmalıdır?
Günlük hayatta akvaryumcuların veya forumlarda sorulan sorular karşısında akvaristlerin, filtre temizliği konusunda her zaman bir cevabı vardır. Standardı olmasa da üç aşağı beş yukarı aynıdır.”İç filtre haftada veya 15 günde bir, dış filtre 2-3 ayda bir temizlenmeli…” Elbet kişilerin bunu bir periyoda bağlayarak düzenli ilgilenmeleri doğru bir tercihtir. Fakat gerçekten her akvaryum filtre temizliği için bir standart uygulamak doğru mudur?
Yukarıda aktarılan bilgiler ışığında düşünelim. Eğer biz iyi bir filtrasyon istiyorsak, ihtiyacımız olan nedir? Bakteriler… Peki bakteri kolonileri zaman geçtikçe çoğalıp kendi içinde bir döngü oluşturur ve dengelenir mi? Evet… O halde bu bakteri zincirini temizlik yaparak kırmış olmuyor muyuz? Bakterilerin kolonileştiği borular, plastik aksam yüzeyi, kullanılan iç malzemelere zaruret hali geldiği zaman müdahale etmek en doğru zamanlama olur. Bu zamanlama her akvaryum ve filtre sistemi için farklılık gösterir. Nitrit ve nitrat ölçümleri yapmak aksayan yönlerde bize yol gösterecektir. Akvaristler filtre temizlik zamanlaması konusunda edindikleri tecrübelerle doğru zamanı bulur.
Filtrenin temizlik zamanını tayin eden faktörler;
1- Filtrenin Tipi; Devinimi fazla buna karşılık haznesi küçük ve malzemesi az filtreler daha çabuk tıkanır. Örneğin iç filtre, dış filtreden daha hızlı tıkandığı için erken temizlik gerektirir.
2- Akvaryumdaki Balık Yükü ve Tipi: Balık sayısı fazlaysa buna bağlı olarak kullanılan yem ve atık miktarı fazla olacaktır. Mekanik filtrasyon ile filtreye ulaşan ve eritilmesi gereken atık miktarı çok olacağı için temizlik süresini kısaltacaktır. Bitkili veya canlı yem kullanılan bir akvaryumsa katı atık miktarı fazla olacağı için tıkanma çabuk olacaktır.
Görüldüğü gibi her iki madde de tıkanmadan söz edilmektedir. Yani filtre temizliğinin yapılma zamanını işaret eden en önemli unsur, debinin düşmesidir. Debi düştüğü zaman mekanik filtrasyon zorlaşır, bakterilere gerekli olan oksijen miktarı ulaştırılamaz. Unutulmaması gereken akvaryumda sürdürülebilir sağlıklı koşulların sürekli kılınmasıdır. Müdahale ederek veya etmeyerek bu dengeyi bozmak akvaryum ve canlı sağlığı için iyi değildir. Çünkü yeni koşullara uyum sağlamaya çalışan her canlı fazladan enerji tüketir ve bu aşamada metabolizması zorlanır.
Yine ezbere söylenen bir standart vardır. Su değişimi ile birlikte filtre temizliği yapılması… Filtreye müdahale etmek belirli bir zinciri bozmak anlamına gelir. Üzerine birde su değişimi yapmak akvaryuma iki kere müdahil olduğumuz anlamına gelir. Mümkünse su değişimi ve filtre temizliği ayrı zamanlarda yapılmalıdır. Bu sayede değişime uğrayan su değerleri standartlarından fazla uzaklaşmadan dengelenir.
Artık filtre temizliğine geçebiliriz. Mantık filtre debisini eski haline kavuşturacak kıvama getirmek olmalıdır. Yukarıda iç malzemeleri tanıtırken her biri için kısa kısa değindik, yapılış şeklini aktaralım.
-Filtre fişten çekilir.
-İç filtre, sünger filtre, pipo filtre gibi filtreler akvaryumdan çıkarılmadan önce, içine sığacağı bir kap hazırlanır. Kap suya daldırılır ve su içindeyken filtre kaba alınır. Amaç çıkarma esnasında kaba atıkların suya dönmemesidir. Bu sayede asıl amacımız olan bu katı partikülleri akvaryumda bırakmamış oluruz.
-İçerisinde çeşitli malzeme bulunmayan iç filtreleri temizlemek için bir iki litre akvaryum suyu yeterli olacaktır. Filtre süngeri çıkartılır. Önce motor kısmı temizlenir. Mıknatıs mutlaka çıkartılmalı yuvası ve pervanesi dikkatlice temizlenmelidir. Sonra dış kabı kaba pisliklerden arındırılır. Son işlem olarak sünger su dolu kaba batırılarak birkaç kez sıkıp bırakmak suretiyle temizlenir. Bu işlemden sonra gözle görünen atıklar varsa elle temizlenir. Filtre temizlenmiştir yeniden monte ederek akvaryuma takılabilir.
-Dış filtrelerin temizliği için kova haznesindeki su yeterlidir. Sepetler akvaryumdan çıkartılır. Önce seramik, bioball ve substrat karıştırılıp suya batırıp çıkarmak suretiyle temizlenir. Gözle görülen atıklar elle temizlenir. Yine sepet üzerindeki kaba pislikler alınır. Sonra süngerler aynı iç filtrede anlatıldığı gibi kova içerisinde yıkanır. Son olarak elyaf temizliği yapılır. Hafifçe araları açılarak kabartılır. Daldırıp çıkartarak ve sıkarak bu işlem birkaç kez tekrarlanır. Elyaf çabuk yıpranan bir ürün olduğu için iki üç parça halinde filtrede tutulmalı, her temizlikte değişim birer birer sıra ile yapılmalıdır. Kovadaki su dökülür, yapışan atıklar ve tabanda tortu kalmışsa bir miktar su ile yeniden kabaca temizlenebilir. Vanalar ve hortum girişleri mutlak suretle kontrol edilmeli, katı atıklar varsa arındırılmalıdır. Temizlik bitmiştir, filtre monte edilip, çalıştırılabilir.
Yine tekrar edelim, filtre temizliğinde genel amaç, eski debisine kavuşturmak olmalıdır. Tüm malzemelerin çeşme suyunda pırıl pırıl hale getirilmesi bizim gözümüzde gerçek temizlik olsa da, aslında bir felaketin başlangıcı olabilir.
İkinci bölümde akvaryum temizliği ile ilgili diğer konulara değineceğiz. Filtreniz sağlam, akvaryumunuz sağlıklı olsun…
Fotoğraflar ve Grafik: Murat Sağdıç
Yazan: Murat Sağdıç
Kaynakça:
*1Türk Dil Kurumu Sözlüğü
*2Akvaryum Teknolojisi –Ege Üniversitesi Yayınları – Müge Aliye Hekimoğlu
www.akvaryumforum.com
Etiketler:
Akvaryum Genel
0 yorum: